Gökten Gelen Işıktan, Yeryüzündeki ve Yeraltındaki Işıklara Selam Olsun..

23 Mayıs 2014 Cuma

Dunyayi Anlamak, Algilamak ve Tariflemek



Dunyayi Anlamak, Algilamak ve Tariflemek

Biz, gezegenin insanlari, dis dunyayi anlamaya can atiyoruz. Analitik dusunceli kisiler ya salt anlayabilmek adina ya da kariyerleriyle ilgili acikca ortaya konmus problemlerle ugrasmak acisindan vuku bulan her cesit olayi anlamaya calisirilar. Bu tur insanlar dogustan analistler (azinlik kisim) ile bu tur yetenekleri sonradan is hayatinda edinmis kisilerden olusur, ornegin bilim adamlari, bankacilar, teknisyenler gibi. Sairlerin, sanatcilarin ve muzisyenlerin, ki maalesef onlar dunyanin buyuk bir cogunlugunu olusturmazlar, dunyayi gorme sekli ise imajlar, semboller ve deneyimlere (yapilandirilmamis gerceklere) dayanir. Bu nedenle de bu tur insanlar Realite'yi dogrudan algilamaya cok daha yakindirlar. Tabii dunyayi algilamanin farkli yollarinin da oldugunu soylemeye gerek yok. Ama insanlarin cogunun cok belirli bir amaci vardir: gelecegi gorebilme, yani simdiki hayatin sonuclarini ongorebilme. Bu sekilde onlar ancak bir sekilde kendi iyilikleri ile iliskili olan, sinirli sayida olayla ilgilenirler.

Fakat, anlama yolu ne olursa olsun, akilda tutulmasi gerekir ki bir olayi ya da konuyu (ya da ne olursa olsun bir seyi) anlayabilmek icin, bir kisinin onu once duyu organlariyla algilamasi gerekir. Bir baska deyisle, acik ve bozulmamis bir algilama, ancak gercekligin yeterince algilanmasi ile mumkundur. Bu asamada modern insan, varligindan bile haberdar olmadigi icin cozemedigi bir problemle karsilasir. Bu problem, insanligin evrimi boyunca algilamanin butunlugunun parcalanmasi sureciyle ile ugrasir. Ve sanki Bay Analist'in muzaffer cigliginin duyulmadigi bir yer yok gibi gorunur. Sosyal reformlar ve insanin icinde bulundugu sartlar, sonunda davranis kaliplarini belirlemeye basladi. Sufizm ogretisinin bir muridi olan G Gourdgiev'in 20. yuzyilin basinda insani bir makine ile karsilastirmasina sasmamak gerek.

Hayatinin cogunu C Castaneda'nin calismalarini yaymakla gecirmis olan A Ksendzyuk'a gore, biz algilarimizi kucuk parcalara ayirdik, onlara isimler verdik, onlari insanlastirdik ve Realite ile aramizdaki mesafeyi gitgide daha da buyuterek Realiteyi siniflandirmaya basladik. Boylece dunya dogrudan deneyim ve algilamadan, spekulatif sema ve tanimlara donustu. Sonuc olarak bugun kendi tasarrufumuzda ote dunya ile ilgili birbirinden izole - sosyal, bilimsel, felsefi, dini, okult ve daha bircok - farkli tanimimiz var. Bu tanimlarin her birinin, bir zamanlar onu hayata getiren Realiteye cok uzak olduklarini soylememe gerek yok. Bu tanimlarin fantazmal yeterliligi, her birinin ic mantiksal tutarliligina baglidir. Bir kisi Kizilderililerin ote dunyayi "illuzyon" anlamina gelen "Maya" olarak adlandirdiklarinin farkina varabilir. Her ne kadar celiskili gorunurse gorunsun, geleneksel okult bilimler gercekligi yansitmazlar. Onlar, cekici ve kafa karistirici olan bir dunya tanimini temsil ederler, ama gene bu tanimlama da tum diger tanimlamalar kadar sinirli ve kisitlanmistir.

Bu baglamda, ogretmenin en zaruri ve daimi gorevi, ciragini dis dunyanin yalnizca Realitenin bir tanimlamasi olduguna ve nufus edilemez bir duvarin onlari ayirdigina ikna etmesidir. Bu basarilmasi cok zor olan bir gorevdir. Cogu mistik okulun ogrencilerinin bu tur bir anlayisa ulasabilmek icin uzun yillar boyunca ellerinden gelenin en iyisini yapmaya calismalari bundandir. Kozmik Enerji ekolunde ogretmenlik surecinin cok da kolay olmadigi konusuna katiliyorum. Ancak bizim kadim yogi geleneklerine gore bir avantajimiz var - ogretmen ogrencilerinin bilinclerini belli bir kozmik titresim frekansina uyumlar ve onlari Realitenin garip tanidik olmayan bir sekline acik hale getirir. Bu durumda ogrenci mevcut herhangi bir tanimi kullanamaz, cunku boyle bir tanim yoktur. Boyle olunca Realite ile dogrudan temasa gecmeyi ogrenirken, titresimleri yalnizca kendi duyu organlari ile algilamak zorundadir.

En basinda bir murit bazi bilinen tanimlara basvurur. Ancak pratik kazandikca ayni anda bir ya da birkac titresim kanalini acabilecegi hareketler sergiler. Bu anda ogrenci yaptigi seyleri kelimelerle aciklayamaz, ama edindigi becerileri sergilemeye hazirdir. Kozmik Enerji uygulayicilari oldukca pragmatiktirler, kozmik enerjiyi ve zamani idareli kullanirlar. Ogretmenlerin ogrencilerini gundelik hayatlarinda faydali olacak kanallara uyumlamasi bundandir. Ilk evreler sifaya yonlelik frekanslari icerir. Birinci evreyi gecen ogrenci, eger yeterince azme ve sabra sahipse ve kendisini bunu yapmaya muktedir hissediyorsa iyi bir sifaci olabilir. Okuyucunun dikkatini bir noktaya cekmek isterim ki, kozmik enerji yapan kisi seans sirasinda Realite ile dogrudan temas halindedir.

Problemlerimizin cogunun, insan yaradilisinin deneyim ile buyuyecegini farz eden dusunceden kaynaklandigini soylemek icin her turlu nedenim var. Bu sekilde daha da karmasik tanimlar yarattigimizi farkina bile varmiyoruz. Sonuc olarak, Realitenin dogrudan algilanmasi gitgide daha da daraliyor. Bunu gerektiren enerjetik nedenler de var. Burada, "insanin algilamasinin caglar icerisinde degistigine inanan Meksika Kizilderilisi bir saman olan Don Juan Matur'dan alinti yapmak istiyorum. "Gercek zaman moda karar verir. Zaman sayilamayacak kadar fazla enerji alanlarindan hangisinin kullanilacagina karar verir. Ve zamanin modalitesini -bu az sayida, secilmis enerji alanlarini- islemek, mevcut tum enerjimizi alir ve bize diger enerji kanallarini kullanmamiza yardim edecek hicbir sey birakmaz."

A. Ksendzyuk bunu su sekilde aciklar. Dunya taniminin saglikli bir parcasi olabilmek icin her dis sinyal cesitli donusumlerden gecer. Bu donusumler o kadar ciddi boyuttadir ki insan ic dunyamiz ve Realite arasindaki bagin ne kadar zayif olduguna sasirabilir. Buradaki paradoks bizim tam da bu Realitenin ayrilmaz bir parcasi olusumuzdur. Biz Realite'nin icinden Realite'nin kendisine yonlenmis bir isiniz, fakat bu isin o kadar suni, deforme ve soluk ki...

Boylece, dogrudan algilama anindan bir imaj ya da dusuncenin olusmasina kadar (ki bunlarin insani affallatici kombinasyonu dunya tanimimizin esasini olusturur) inanilmaz miktarda fazla enerji kaybederiz. Bu miktar o kadar buyuktur ki baska hicbir sey algilayamaz oluruz. Bizim beynimizin icadi -dunya tanimimiz- bizi kendisine simsiki baglayarak onun sinirlari disindaki seyleri algilama firsatindan mahrum birakir. Biz esasinda bu tanimin zahmetliligine yakalaniriz! Sunu soylemeliyim ki bir cok mistik okul ve ezoterik ogreti ogrencinin orjinal dunya tanimini kirmaya calisir. Tanimlarin otesine gecerek Realiteyi dogrudan deneyimlemeyi tavsiye ederler. Her bir okul bu tanimlardan kurtulmak icin kendi tekniklerini kullanir. Ancak bunlarin cogu, cok uzun sureli cabayi, mahrumiyet gerektiren bir yasam tarzini gerektirdigi icin uygulamasi cok zordur ve boylece kendi hayatlarini yasayan siradan insanlara imkansiz gorunebilir. Bizim kozmik enerji gelenegimiz kozmik titresimlerin dogrudan algilanmasini icerdiginden bir sekilde yardimci olabilir. Cok uzulerek kabul etmeliyim ki bircok kozmik enerji dali, Realite'yi tanimlama karmasikligina dogru giden bir yolu takip ediyor. Bu cikmaz dallar, iletisim teorilerinden, sinyal iletim prensiplerinden, bilginin antenden aliciya iletilmesi sirasinda sifrelenmesi ve sifrenin cozulmesi metotlarindan, yani insanin dis dunyayi algilamakta kullandigi teknik yaklasimlardan odunc alinmis, gudumlu ve sifreli duzenlemelere yol aciyorlar. Ama insan bir bilgisayar ya da televizyon seti degildir! Insan Tanri'nin tarattigi bir varliktir ve onu dogal sayilardan olusan ikili bir koda ya da bagdasik bir lazer isimasinin akisina indirgemek korkunc bir hatadir. En trajik sey ise bircok teknik disiplinin Galileo'nun "... Anlamadiklari seyler hakkinda konusup yazarlar ve hakkinda konusup yazdiklari seyleri anlama ihtimalleri de yoktur." seklinde tanimladigi bir gruba dahil olma tehlikesiyle karsi karsiya olmalaridir.

Bu uzuntulu beyanattan sonra insani ve dunyayi anlama, algilama ve tanimlama konusundaki yazimi sonlandiracagim.

Sevgilerimle

Uluslararasi Ekoloji Dernegi

"Aurora Borelis" Baskani

Akademisyen V. Petrov

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder