Gökten Gelen Işıktan, Yeryüzündeki ve Yeraltındaki Işıklara Selam Olsun..

15 Eylül 2014 Pazartesi

Çakralara Derin Bakış / DÖRDÜNCÜ ÇAKRA..Kalp Çakrası




Dördüncü Çakra Kalp Çakrası :

Dördüncü çakra zümrüt yeşili renkte, göğsün ortasmda bulu­nan, kavrayıcı, kabul edici enerji merkezidir. Kalp çakrası olarak da adlandırılır ama aslmda göğüs kemiğinin arkasında konuşlanmıştır. Timüs beziyle ilişkilendirilmiştir.
Yüceltilmiş, pohpohlanmış, ilahlaştırılmış, gücünün üstünde çalıştırılmış ve yanlış anlaşılmış bu enerji merkezi hakkında o kadar çok yazılıp çizilmiştir ki, bütün bu ağır yakıştırmalar al­tında un ufak olmamak zaten çok zordur; ya da ayinler ve batıl inançlar tapınağına hapsedilmiş, kadim ruhlar ve yüksek benler arasında vücuda getirilmiştir. Hadi oradan! Ne dersiniz, sil baştan başla­yalım mı?

Dördüncü çakra, zümrüt yeşili renkte, alıcı, kavrayıcı, kabul edici enerji merkezidir; hem kendisine hem de dış dünyaya karşı şefkat duy­gusunu ve sevme yeteneğini barındı­rır. Kalp çakrası el çakralarına bağlı­dır. Bu bağlantı sağlıklı değilse, ver­me, sevme, bağlanma ve kabul etme becerileri zarar görebilir.

Kalp çakrası, yedi çakralı siste­min merkez (ya da geçiş) çakrasıdır. Aşağıda bulunan üç beden çakrası ve


yukarıda bulunan üç ruh çakrası arasındaki boşlukları kalp çak-rası doldurur. Sağlıklı bir sistemde kalp çakrası tamamıyla spiri­tuel olan bilgileri (beşinci çakra tarafından toplanan ve yolla­nan) alarak onları alt çakralara tercüme eder. Aynı zamanda ta­mamen fiziksel olan bilgileri de (üçüncü çakra tarafından topla­nan ve yollanan) alt çakralara tercüme eder.

Sağlıklı bir kalp çakrasmın bilgi iletici yetenekleri her türlü beden/ruh bölünmesi tedavisi sırasında gereklidir. Dördüncü çakra çalışır durumdayken bilgi toplama ve yerine ulaştırma merkezi görevi yapar. Sürekli olarak ruh ve beden arasındaki bağlantıyı sağlar. Sağlıklı işleyen dördüncü çakra desteği olma­dan ruh ve beden ortak konularda birbirlerinin hiç farkında ol­madan sağa sola yalpalarlar.

Yukarıda yazılı bilgileri okuduktan sonra spirituel çalışma yapan bir kişinin kalp çakralarının daha sağlıklı olduğunu düşü­nebilirsiniz, ama bir daha düşünün! Maalesef meditasyon ve spi­rituel gelişim kurslarına katılan çoğu öğrencinin kalp çakraları en fazla zarar görmüş, en yorgun, en işlevini yitirmiş çakralar-dır. Spirituel çalışmanın pek çok biçiminde kalbin başkalarını sevme yeteneğine o kadar çok önem verilir ki, sonunda diğer bü­tün yardımcı özellikleri yok edilir ya da bastırılır.

Başkalarını sevmek ve affetmek en önemli spirituel davranış olarak öğretilir. Kendini başkalarma tümüyle vermek sanki kal­bin en önemli özelliğidir. Elbette bunlar dördüncü çakra enerji­sinin önemli özelliklerindendir. Bunlar aynı zamanda kendine önem vermeyen, bağlantısını yitirmiş, diğer altı çakranın özel­likleri ile alakası kalmamış kaçak şifacıların da özellikleridir.

Evet, başkalarmı sevmek hayatidir. Ama başkalarını sevmek spirituel bir yolculuğun en başında kendini yok saymak için bir özür değildir. Başkalarını gerçekten sevebilmenin yolu her ne olursak olalım önce kendimizi sevmeyi öğrenmekten geçer. Ki­şinin kendini sevmesi, eğer bütün kalp enerjisi dışarıya yöneltil-mişse, mümkün değildir. Kişinin ne kendisine verecek sevgisi kalmıştır ne de hayati bir mesele olan ruh beden iletişimi için enerjisi vardır.

Tüm dünyayı ve herkesi sevmek eğer içeri dönük sevgi yok­sa hiçbir yere varmaz. Bu kadar basit. Başkalarını gerçekten sevmeye başlamak için kalp çakrasının enerjisi bedene geri dön-dürülmeli ve tanınmalıdır.

Kalp çakrası üzerine bu kadar düşülmesi bazen geri teper. Çakra sisteminin bir bütün olarak dengesini ve hizasmı bozar, çünkü sürekli dışarı akan kalp çakrasının enerjisi ruh ve beden arasında kurulan ilişkinin sürdürülmesine yetmez olur. Kalp çakrasına yüklenmek aynı zamanda fiziksel ve ruhsal bağışıklı­ğa da müdahale eder, çünkü üçüncü çakra tüm zamanını yorgun bir kalbi korumaya harcar ve böylece ruh ya da bedeni korumak için zamanı kalmaz.

Dışa enerji akıtan dördüncü çakra yardım ya da şifa isteye­mez çünkü iletişimci beşinci çakra, dördüncü çakra kadar yor­gun perişan bir durumdadır. Beşinci çakra bireyin kendi ihtiyaç­larını anlatacak durumda değildir. Kalp çakrası şifacıları kendi­lerini sürekli olarak tehlikeli ortamlarda şifa verirken bulurlar ve yardım isteyemezler. Genellikle kendilerine yardım edemedikle­ri gibi başkalarına da yardım edemez ve yitip giderler.

Dördüncü çakramn kötü kullanımı aym zamanda çakranın kendisine de zarar verir. Yanlış kullanılan dördüncü çakra ko­runmasız şifacılarda, doktorlarda ve terapistlerde sağlıklı daire­sel şeklinden çıkarak çok genişlemiş bir halde yataylaşarak ner-deyse omuzlara ulaşır.

Aşırı çalıştırılan bir kalp çakrasının sahibi, tüm varlıkları se­vip anlayış gösterme ve ağızlarına çikolata tıkma arasmda salı-nırken bir yandan da para yüzünden öfke nöbetine tutulabilir. Onlara göre insan ya sadece kendi ihtiyaçlarını karşılar ve etra­fındakilerden hep bir şeyler alır ya da kendisini tamamen unu­tup her şeyini başkalarına verir. Dünya ya aktır ya da kara; bun­ların arasmda iletişim kuracak griye yer yoktur. Sadece kalp çakraları ile yaşayan insanlar bu gezegendeki yaşamı "ya, ya da" bakış açısıyla görürler. Ya beden dünyasında, ego, cinsellik ve para için yaşanır ya da ruh dünyasında benliğin bütün ihtiyaç­larından vazgeçerek yaşanır. Bu bölünmüş kişiler bir uç nokta­dan diğerine savrulup dururlar.

Ben bu tür insanları tarif ederken sarkaç benzetmesini kulla­nırım. Gidebileceği iki uç noktadan birine varan sarkacın orada kalabilmek için inanılmaz bir enerji harcaması gerekir. O ko­numda kalabilmeyi sağlamanın tek yolu bir şeyin sarkacı yaka­layıp orada tutmasıdır. Bu kesinlikle doğal değildir. Sarkaçlar sadece birileri enerji yüklerse deli gibi sallanırlar. Doğal halle-rindeyken, ispit merkezi civarında yavaşça salınırlar. Gerçek sarkaçlar sadece ak ve kara arasındaki gri alanda yaşarlar.

Doğal olmayan ve uç noktaya ulaşan sallanmanın panzehiri elbette ki dengedir. Bu dengeyi sağlamak en kötü şekilde zede­lenmiş kalp çakrası vakalarında bile mümkündür. Çakra sistemi­ni dengeleyerek, gerçek sevgiyi ve tedaviyi elde edersiniz; tıpkı doğru anlamayı, düşünmeyi, korumayı, yaşamayı, iletişim kur­mayı, bilmeyi, almayı ve vermeyi öğrenebileceğiniz gibi. Sar­kaç örneğini bu dünyanın ya ak ya da kara; ya bir uçta ya da di­ğer uçta olmadığını hatırlamak için kullanın. Biz, bedenin için­deki ruh ve ruhun bedeniyiz. Her iki uçtan sadece biri daha iyi ya da kötü; daha yüce ya da aşağı; daha fazla ya da az değildir.

Ruhunuzun ya da bedeninizin gereksinimleri için ikiye ayrıl­dığınızı hissediyorsanız, bu durum kalp çakranızın özgürce dü­şünemediğinin; diğer çakralar arasında tercümanlık yapamadı­ğının açık bir işaretidir.

Bir uçtan diğerine inanılmaz hızla sallanan sarkaçlarla yaptı­ğınız sözleşmeleri yakın ve özgür kalan bu enerjiyi kalbinizi iyi­leştirmek için kullanın.


KAPALI YA DA AÇIK DÖRDÜNCÜ ÇAKRA

Her kalp çakrası sorununda el çakraları da işin içindedir. Kalp çakrası sorunlarınızı iyileştirdikçe ellerinizle kalbiniz ara­sındaki bağı gözlemleyin. Bu bağı iyileştirmek yapacağmız tüm kalp çalışmalarım destekleyecektir. Eğer kalbinizin ilgiye ihti­yacı varsa el çakraları üzerine yazılmış olan bölümü okuyun.

Çok açık ya da yanlış kullanılmış bir kalp çakrasının yol aça­bileceği tehlikelerden daha önce söz etmiştik. Kalp çakranız çok açıksa (çapı 13 santimetreden daha büyükse) ve diğer çakraları-nız çılgına dönmüş durumdaysa elinizden geldiğince çabuk hep­sini iyileştirip hizaya sokun. Bütün çakralarınızın en fazla 13 cm açıklıkta olmasına dikkat edin.

Tıpkı diğer bütün çakralar gibi sağlıklı bir çakra sisteminde bir anlık açık bir kalp çakrası olağandır. Kalp çakraları sevgi, öz sevgi ve ruh beden iletişimi konularında harekete geçecekleri zaman kendiliğinden açılırlar. Çakralarınız dengeliyse (özellikle üçüncü ve beşinci çakranız) sırtınız ve ciğerlerinizin olduğu böl­ge rahat ise o zaman kalp çakranızı ardına kadar açık bırakın. Önüne ve arkasına birkaç nöbetçi yerleştirin. Kalp çakranızı günde iki kez kontrol edin. Bir haftadan daha uzun süre açık ka­lırsa o zaman elinizle normal boyutuna döndürün.

Yamru yumru bir kalp çakrası başlı başına bir meseledir. Öteki çakralarınız ne kadar mükemmel çalışırsa çalışsm daire­sel biçimini korumayan kalp çakrası iyi bir şey değildir. Bu bi­çim bozukluğu, nefes nefese kalındığına; maksadını aşmış aşı­rı bir kalp çakrası tedavisine ya da öz sevginin yerine başkala­rının sevgi ve onaymm konulması eğilimine işaret ediyor olabi­lir. Biçim bozukluğunun farkına vardığınız anda kalp çakranızı özgün dairesel biçimine döndürün. Ellerinizi kullanarak, yeni­den dairesel biçimini alması için çakranın bütün enerjisini ona geri yollaym ve el çakraları bölümüne atlayarak bu konuda yar­dım alın.

Minicik ya da sımsıkı kapalı bir kalp çakrası kalp yorgunlu­ğu, ihanet ya da güvensizliğin işaretidir. Korunmak için bu şek­le girdiği düşünülse bile kalp çakrasını kapamak kişinin hem kendisini hem de çevresini cezalandırmasıdır. Kalp kırıklığı so­nunda kapanan bir kalp çakrası sevilmeye layık olmadığını dü­şünen bir kalbe işaret eder. Bu kalbin insan ilişkilerinin yarattı­ğı fırtınaları atlatacak sağlam bir sevgi ya da güven geçmişi yok­tur. Masallara inanmamaktadır, mutluluk dileyemez ve aşk iste­yemez. Ruh ve beden çakraları arasında tercüman olmayı redde­den bir kalp çakrası büyüyemez. Kapalı bir kalp çakrası trajedi­yi azaltmak yerine büyütür.

Kapalı bir kalp çakrasını açmak zorunlu olduğu kadar zor bir iştir. Hem cesaret gerekir hem de uzun zamandır inanılan sevgi­ye layık olmama düşüncesini bir kenara bırakmak lazımdu. Sev­gi her yerdedir ama insan sevgiyi görüp hissetmeden önce ona inanmalıdır. Oysa kapalı bir kalp çakrası pek bir şeye inanmaz.

Kalp ve gözler sevgiye kapanmışsa ne çevredeki insanların birbirlerine düşkünlükleri ne de kırk tane harika aşk ilişkisi, hiç­bir şey ifade etmez. Eğer her ikisi de açıksa sevgi en olmayacak yerde ortaya çıkar; hiç tanımadığınız bir çocuğun dokunuşunda, komşunun köpeğinin gözlerinde, işyerindeki patronun övgüsün­de, aile bireylerinden birinin dur durak bilmez konuşmasmda. Sevgi özel bir farkındalık gerektiren bir dildir yoksa insanın ku­lağına manasız bir kuru gürültü gibi gelir.

Kalbimi kapamak için dayanılmaz bir arzu duyduğumda kendi kendime "Sevgi kalıcıdır, değişen sadece isimlerdir" diye tekrarlarım. Oturup şöyle bir düşünecek olsam, etrafta sevginin bir şeklini mutlaka görürüm, ama benim tek derdim romantik bir ilişki ya da bitmek tükenmek bilmez bir heyecan isteği olmuş­tur. Böylece kendimi sevginin olmadığına inandırırım; aslmda gerçekte etrafımda olan sevgi benim ilgimi çekmemektedir. Bu kalbimi ille kapatacağım diye inat ettiğim anlarda sevgiyi onun lisanında dinleyeceğim yerde kendi lisanımla dinlememin sonu­cudur. Bunu fark ederim.

Sevgi kendisini her zaman var eder. Dördüncü çakrası açık insanlar için daima bedelsiz ve kullanılmaya hazırdır. Tek iste­diği, onu saklayıp biriktirmeniz yerine kendiniz ve başkaları için kullanmanızdır. Sevgiyi almak ve sunmak için dördüncü çakra-nın sürekli açık olması gerekir. İçinizde sayısız sevgi, şifa ve ruh beden iletişimi soruları dolanıp duruyor olabilir ama eğer ilerle­mek istiyorsanız kalp çakranızı daima açık ve sağlıklı tutmalısı­nız. Açık kalbiniz size sevmeyi, şifa vermeyi, güvenmeyi ya da herhangi bir şeyi paylaşmayı dayatmaz. Ancak eğer tam bir ha­yat yaşamak istiyorsanız kalp çakranızı açık tutmalısınız. İstedi­ğiniz kadar sevmeyin ve sevilmeyin ama kalp çakranızı açık ve sağlıklı tutun, tamam mı?

Çakra sisteminiz sağlıklıysa ama kalbiniz şu anda kapalıysa, onarım işi için ya da ufak tefek bir iki düzeltme için kapanmış olabilir. Kalp çakraları zedelenmeye çok müsaittir ve zaman za­man kaçıp kendi başlarına tatile çıkmaları gerekir. Eğer bedeni­nizde kalabiliyorsanız; sırtınız esnek ve rahatsa, dördüncü çak-ranın kapalı olması bir sorun teşkil etmez. Çakra sisteminizi kendi kendisini tedavi etmek konusundaki duyarlılığı için kutla-yın ve çakralarmızm her birine bir hediye verin. Tatile çıkmış dördüncü çakranızın önünü ve arkasını sırf bu işe adanmış en az dört nöbetçi gül ile korumaya alm. Bu nöbetçiler, yeniden açıl­maya hazır olana kadar, ki bu da bir haftadan uzun sürmez, kalp çakranızın mahremiyetini koruyacaktır.

Eğer kalp çakranız bir haftanın sonunda hala kapalıysa, ken­disini açmadan önce auranızın sınırlarını düzeltmenize, nöbetçi­lerinizi gözden geçirmenize gereksinim duyuyor olabilir. Kalbi­nize ne istediğini sorun, size söyleyecektir.


SAĞLIKLI DÖRDÜNCÜ ÇAKRANIN ÖZELLİKLERİ

Dengeli bir çakra sisteminin içindeki sağlıklı bir dördüncü çakra görülmeye değer güzelliktedir. Kalp, sevgi ve onayı bede­nin içine oradan da dış dünyaya akıtır; zümrüt yeşili enerji, çak-ranm içinde asaletle devinir. Sağlıklı bir dördüncü çakra hem bedenden hem de koruyucu üçüncü çakradan enerji ve bilgi alır; bunları sevgi ve empati ile güçlendirdikten soma üst çakralara yollar. Kalp aynı zamanda iletişimci beşinci çakradan gelen enerjiyle bilgiyi dinler ve kabul eder; şefkat ve duygu eklediği bu enerjiyi beden çakralarına yollar.

Dördüncü çakranın sağlıklı olduğunun en önemli işaretlerin­den biri de kişinin kendisine yöneltebildiği sevgi dolu mizah duygusudur. Sağlıklı çakra üç beden çakrasından gelen ağır fizik­sel, duygusal, entelektüel ve koruyucu bilgiye açıktır. Ancak sağ­lıklı bir kalp bu ağırlığı mizah anlayışı ile hafifletmeyi başarır.

Üç bedensel çakra, hayatlarının çoğunu tehlike ve hayatta kalma atmosferi içinde yaşarlar; bu yüzden de pek rahatlama şansları olmaz. Sağlıklı bir kalp çakrası olaylara alt üç çakraya göre daha yukarıdan, kuşbakışı bir konumda bakarak daha geniş bir bakış açısı sunar.

Kalp çakrasının gülüşü alaycı değildir, tam tersine travma sı­rasında bedene mesafe ve perspektif sağlayan bilinçli ve sıcak bir gülüştür. Kalp gülüşü şimdiki anın acısma bir iyileşme şansı vererek bedendeki stresi azaltır. Gerçeklik temelli dördüncü çakra desteği olmadan üç ruh çakrası kedere dalıp gider ve be­deni artlarında bırakırlar.

Bir kez iyileşip bütün benliğe uyum sağladıktan soma sağlık­lı bir kalp çakrası başkalarını iyileştirmeyi; her şeyi vermeden, vermeyi öğrenir.

  Karla  Mc Laren

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder